SIK SORULAN SORULAR
Organik Gıda Nedir?
En basit anlatımıyla organik gıda çevre boyutları açısından olumsuz etkiler oluşturmayan, birincil üretimde ve işleme proseslerinde hiçbir sentetik kimyasal girdi kullanılmadan üretilmiş, genetiği değiştirilmiş organizmalar içermeyen, üretim materyalinden itibaren tüketiciye ulaşana kadar her aşaması izlenebilir, kontrollü ve sertifikalandırılmış güvenilir gıdayı ifade etmektedir.
Organik Ürünleri Nasıl Tanırız?
Bir ürünün organik olarak değerlendirilebilmesi için mutlaka sertifikasının bulunması gerekir. Dökme organik ürünlere sertifika eşlik etmek zorundayken, etiketli organik ürünleri üzerlerinde yer alan organik logolarına göre ayırt etmek mümkündür.
Herhangi bir gıdayı duyularımızla algılayıp organik mi yoksa konvansiyonel mi kararını veremeyiz. Ambalajlanmış bir gıdanın organik olup olmadığını organik üretim logosuna göre kolaylıkla anlayabiliyoruz, dökme ürünlerde ise sertifikasını sorgulayarak ürünün organik olduğunu anlayabiliyoruz. Bu garantiyi bize logo kullanım hakkını veren ve sertifikayı yayınlayan kontrol ve sertifikasyon kuruluşları veriyor. Kısacası bir üründe görmüş olduğunuz organik üretim logosu veya organik üretim sertifikası o ürünün organik olduğunun garantisi.
Organik Logolu Ürünlere Neden Güvenmeliyiz?
Her ülkenin kendine ait organik üretim programları mevcut. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşları ilgili ülkenin organik tarım programının otoritesi tarafından yetkilendiriliyor. Logo kullanım hakkını veren ve sertifikayı yayınlayan bağımsız ve tarafsız belgelendirme kuruluşları yetkilendirildikleri otorite tarafından belirli periyotlarda denetime tabi oluyorlar. Bu denetimler ülkelerin kendi özel mevzuatları çerçevesinde belgelendirme programının gerekliliklerinin yerine getirilip getirilmediğini denetlemek adına yapılan faaliyetler. Bunun dışında bir kontrol ve sertifikasyon kuruluşunun organik üretim alanında faaliyet gösterebilmesi için Uygunluk değerlendirmesi- Ürün, proses ve hizmet belgelendirmesi yapan kuruluşlar için şartların tanımlandığı ISO 17065 standardına uygun olarak da akredite olmak zorunda. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşları akreditasyonu veren kurum veya kuruluşlar tarafından da her yıl denetleniyorlar.
Organik Tarımda Kullanılmasına İzin Verilen Girdiler Nelerdir?
Organik tarım standartlarının hepsinde kullanımına izin verilen girdiler tanımlanmaktadır. Tarımsal organik üretim sentetik kimyasal kullanılmadan yapılan entegre mücadele yöntemleri ile doğal yetiştiricilik yöntemlerini desteklemektedir.
Organik Ürünleri Neden Tercih Etmeliyiz?
1. Gelecek Nesilleri Korumak:
Gelecek nesilleri korumak için onlara sağlıklı besinler sunmak zorundayız. Bir çocuğun, gıda maddelerinde kansere neden olan pestisitlerden zarar görme riski, yetişkinlere göre daha fazla olduğu için, çocuğun gelecekteki sağlığı gıdaların doğru seçimine bağlıdır.

2. Toprak Erozyonunu Önlemek:
Toprak, organik tarımda gıda zincirinin temelini oluşturmaktadır. Kimyasal gübreler ile bitki beslemenin alışkanlık haline getirildiği konvansiyonel tarımda, bozulan toprak yapısı rüzgar ya da su erozyonu ile kolayca kaybedilebilecek bir yapıya sokulmaktadır.

3. Su Kalitesini Korumak:
Su, vücut ağırlığımızın ve gezegenimizin yüzde 70'ini oluşturmaktadır. Tarım ilaçları ve diğer kimyasalların yeraltı ve yerüstü su kaynaklarına bulaşması ile dolaylı olarak ve içme sularına karışarak da direkt olarak, insanlar başta olmak üzere tüm canlıların hayatı tehlike altına girmektedir.

4. Enerji Tasarrufu:
Modern tarım, diğer endüstri dallarında kullanılandan daha fazla benzin ve mazot tüketmektedir. Bu tüketim, kullanılan benzinli ve mazotlu tarım makineleriyle birlikte konvansiyonel tarım girdilerinden olan sentetik gübre ve ilaçların imalatı sırasında gerçekleşmektedir. Organik tarımdaki mekanizasyon, konvansiyonel tarımla karşılaştırıldığında çok daha azdır. En azından yabancı ot mücadelesinin elle yapılması, tarımsal ilaçlar ve kimyasal gübrelerin kullanılmaması, enerji tasarrufu sağlamaktadır.

Ayrıca fosil yakıtların tarım endüstrisinde kullanılması, hem bunların kısa sürede tükenmesi hem de çevreyi kirletmesi yönünden dezavantajlı olması, bitkisel yağlardan elde edilen çevre dostu yakıtların kullanımının önemini gündeme getirmektedir.

5. Kimyasal İlaç Kalıntılarından Arındırmak:
Birçok tarım kimyasalı tescil edilmeden önce kanser ya da başka hastalıklara neden olup olmadıklarını tespit için araştırmalara tabi tutulmaktadır. Fakat bunlar, yaşayan canlıları yok etmek için üretildiklerinden, insanlara da zarar verme ihtimalleri yüksektir. Pestisitlerin kansere neden olma ihtimallerinin yanı sıra, doğum arazlarına, sinir sistemi ve genetik bozukluklara da neden olabildikleri tespit edilmiştir. Kullanılan sistemik (yani bitkinin bünyesine giren) pestisitler bu risklerin ana nedenidir.

6. Tarım Çalışanlarını Korumak:
Özellikle tarım kimyasallarının yoğun ve kontrolsüz olarak kullanıldığı ülkelerde, tarım işçilerinin sağlıkları büyük risk altındadır. Bu kişilerin kansere yakalanma olasılıkları da yüksektir. Her yıl yaklaşık bir milyon kişinin tarım ilaçlarından zehirlendiği tahmin edilmektedir.

7. Dar Gelirli Çiftçilerin Gelir Düzeylerini Yükseltmek:
Birçok organik tarım üretimi yapan çiftçi, aile işletmesi şeklinde çalışmakta ve çiftlik arazisi de küçük olmaktadır. Organik tarım ürünlerinin satış fiyatlarının konvansiyonel tarım ürünlerine göre yüksek oluşu, sentetik gübre ve tarım ilaçları gibi girdilerin çok sınırlı kullanılması ya da hiç kullanılmaması bu ölçekteki işletmelerin kar marjını yükseltebilmektedir.

8. Ekonomik Üretimi Hedeflemek:
Organik tarım ürünlerinin fiyatlarının konvansiyonel ürünlerinkinden daha pahalı olduğu bir gerçektir. Ancak konvansiyonel gıdaların görünmeyen maliyetleri hesap edildiğinde, organik gıdalardan daha pahalıya mal oldukları meydana çıkacaktır. Örneğin, konvansiyonel tarımda oldukça çeşitli ve fazla miktarda sentetik girdi kullanılması gerekmektedir ve bunların kullanımı sonucu, bertaraf edilmesi problem yaratan tehlikeli atıklar ortaya çıkmaktadır. Organik tarımda kullanılabilecek sentetik girdi miktarı oldukça sınırlı olduğundan bu tür faaliyetlere ayrılması gereken kaynaklar da konvansiyonele göre çok daha az olacaktır.

9. Biyolojik Çeşitliliği Sağlamak:
Konvansiyonel tarımda çoğunlukla aynı tip ürün/ürünler sürekli olarak yıllarca ekilir. Bu nedenle toprağın sömürülen besin maddeleri ve mineralleri her yıl artan miktarlarda kullanılan sentetik gübrelerle tekrar toprağa verilmeye çalışılır. Sentetik gübreler toprağın mikroflorasını tahrip eder; solucanları, faydalı böceklerin topraktaki larva ya da yumurtalarını öldürür.

Tek tip ürünler, o ürünlerde zararlı olan haşerelerin yoğunluklarının artmasına neden olur. Bu ise tarım ilacı kullanımını zorunlu hale getirir. Tarım ilaçları, o ilaçlara karşı direnç mekanizmaları güçlenen haşerelerin çoğalmasını engelleyemediği için, dozajlarının ya da uygulama sıklıklarının arttırılması, hatta yeni başka ilaçların devreye sokulması gündeme gelecektir. Yoğun tarım ilacı uygulaması, bitkilere musallat olan haşerelerle birlikte onların düşmanı olan predatörlerin de yok edilmesine ve/veya böceklerle beslenen kuşların zehirlenmesine neden olur. Buna karşılık organik tarım yapılan işletmelerde haşere mücadelesi organik preperatların kullanımıyla çevredeki diğer faydalı hayvan ve böceklerin varlığını sürdürmeleri temeline dayanır.

Hayvan gübresi, doğal bitki besin elementleri, mineral katkıları, feromon tuzakları gibi ürüne doğrudan temas etmeyen biyoteknik yöntemler, iyi bir ürün münavebe planı ve özellikle yeşil gübrelemeyle yetiştirilecek ürünün ihtiyacı olan besin maddeleri sağlandığı gibi, toprağın yapısı ve toprak mikroflorası korunmuş olur. Biyolojik çeşitliliğin korunması hem organik tarımın başarısı için hem de eko-sistemin dengelerinin bozulmaması için gereklidir.

10. Ürünlerde Daha Zengin Bir Aroma Yaratmak:
Bulunulan bölgede mevcut ya da bölgeye çok kolay uyum sağlayan ürün çeşitleri, organik tarım koşullarında yetiştirildiklerinde, kendilerine özgü tat ve aromalarından bir şey kaybetmezler. Sentetik kimyasallar kullanılmadan üretilmiş olan organik ürünlerin albenisi konvansiyonel ürünlerden daha düşük olabilir; ancak besin, mineral, vitamin içerikleri, tat ve aromaları, ayrıca hasat sonrası raf ömürleri konvansiyonel ürünlerden daha fazladır.
Topraksız yetiştirme ortamlarından elde dilen ürünler organik ürün sertifikası alabilir mi?
Organik tarım biyoçeşitliliğe odaklanmış, bitki nöbetleşmesi, yeşil gübreleme ve kompost kullanımıyla toprak verimliliğinin artmasının amaçlandığı, kendi içerisindeki
döngü
ile sürdürülebilir tarımsal üretim tekniklerinin merkezinde yer alan, ekosistemin dengesine zarar vermeyen bir üretim modelidir. Bu yaklaşım organik sertifikasyon sitemleri içerisinde topraksız tarımın kabul edilmemesinin en büyük sebebidir. Topraksız tarımda organik yetiştiricilik yapılamamaktadır.
Organik tarım ile iyi tarım uygulamaları arasında fark var mıdır?
Organik tarım ile iyi tarım uygulamaları birbirinden farklı olmakla birlikte ortak yönleri çevreyi koruyucu önlemler içeren, insan ve hayvan sağlığını koruyan, izlenebilir, sürdürülebilir, her aşaması kontrollü ve sertifikalandırılabilen üretim modelleridir. En belirgin farkları aşağıdaki gibidir:
  • Organik tarım sentetik kimyasalların kullanımını tamamen reddeder ve sadece ilgili organik tarım programlarında izin verilen girdilerin kullanılmasına izin verir.
    İyi tarım uygulamaları entegre mücadele kapsamında son çare olarak bitki koruma ürünlerinin ruhsatlı ve kontrollü olarak kullanımına izin verir.
  • Bir ürünün organik olabilmesi için ilgili organik tarım programlarında belirtilen düzenlemelere göre geçiş süreçleri uygulanabilir ve aynı yıl elde edilen mahsuller organik olarak statü kazanamayabilirler. İyi tarım uygulamaları ürünleri ise aynı yıl iyi tarım uygulamaları ürünü olarak pazarlanabilirler.
  • Organik tarım standartları Dünya'da genellikle ülkelere özel mevzuatlarla belirlenmiş programlardan oluşurken, iyi tarım uygulamalarının temelinde sadece GlobalG.AP. vardır.